23 Temmuz 2015

IŞİD’in elini güçlendirmek, barışın değil savaşın değirmenine su taşımak!

İki polisin hayatını kaybettiği terör eylemini kınıyorum. Kandil, yanlıştan kaçınmalı

Fırat Haber Ajansı ANF’ye dün öğle saatlerinde şu haber düştü:
HPG Basın İrtibat Merkezi,  ‘22 Temmuz günü bir Apocu fedai timi, Suruç katliamına misilleme olarak bugün sabah 06.00 sularında Ceylanpınar’da DAİŞ çeteleriyle işbirliği içinde olan 2 polise karşı bir cezalandırma eylemi gerçekleştirmiştir. Gerçekleştirilen eylem sonucunda Feyyaz Özsahra (Yumuşak) ve Okan Acar isimli polisler öldürülürken, öldürülen polislerin silah ve kimliklerine el konulmuştur’ dedi.”
Haber böyleydi.
Eylemi üslenmiş olan HPG, PKK’nın ‘askeri kolu’dur.
Yazıma başlarken şu noktaları öncelikle vurgulamak istiyorum:
Bu eylem ‘cinayet’tir, ‘şiddet’tir, terör’dür.
Bu eylem son derece yanlıştır.
Bu eylem IŞİD’in değirmenine su taşır.
Bu eylem, barış değil savaş yanlılarının elini güçlendirir.
Bu dört nedenden dolayı, Ceylanpınar’da iki polisin hayatını kaybetmiş olduğu bu terör eylemini kınıyorum.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın şu sözlerine katılıyorum:

Ceylanpınar’da iki polisi hedef alan eylem ‘terör’dür. Bu eylem IŞİD’in değirmenine su taşır, savaş yanlılarının elini güçlendirir. Kınıyorum

Adıyaman'da hayatını yitiren asker de, Ceylanpınar’da katledilen polisler de bu halkın evladı. Ceylanpınar'da katledilen polisler, ezilen halkın, emekçilerin çocuklarıdır. Ben onlara da Allah'tan rahmet diliyorum, ailesinin acılarını paylaşıyorum.
Barışı her türlü savunmak dışında tutunabileceğimiz başka bir şey olamaz. Eğer bu ülke hepimizin anavatanıysa, birbirimizin diline, kültürüne, yaşam tarzına, inancına saygı duyacağız.

Kan kanla yıkanmaz, bunu biliyoruz. Bütün bu zorluklara rağmen, demokratik, barışçıl bir yöntemi benimsemeye devam edeceğiz. Çok öldük, çok üzüldük. Bunu gidermenin yolu yeniden çatışma, kan, gözyaşı değildir.
Keşke 32 yurttaşımız, asker, polis yaşamını yitirmemiş olsaydı. Biz bunun için hayatlarımızdan vazgeçmeye hazırız...

Nereden baksan vahim

‘Suruç Katliamı’nı yapan ‘intihar bombacısı’nın kimliği ortaya çıkmış, sen gidip iki polisi şehit ediyorsun. Nereden baksan vahim

Büyük bir insanlık suçu işleyerek ‘Suruç Katliamı’nı yapan IŞİD’in hedefi nedir?
(1) Türkiye’yi karıştırmak değil mi?
(2) İstikrarsızlaştırmak değil mi?
(3) Türklerle Kürtleri birbirine düşürmek değil mi?
(4) Devletle PKK arasında çatışmaları yeniden başlatmak değil mi?
(5) Dağlarda kan ve gözyaşının yeniden akmasını sağlamak değil mi?
(6) Çözüm süreci’ni dinamitlemek değil mi?
(7) Hatta, 7 Haziran’ı tersine çevirecek kanlı bir erken seçim ortamını oluşturmak değil mi?
Türkiye’de barış diyen, demokrasi diyen, hukuk diyen herkesin bu yedi noktayı ayrı bir dikkatle düşünmesinde yarar var.
‘Suruç Katliamı’nı yapan ‘intihar bombacısı’nın kimliği ortaya çıkmış, sen gidip iki polisi şehit ediyorsun.
Nereden baksan vahim.
HPG haberi gelmeden önce aşağıdaki yazıyı yazmaya başlamıştım.

Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde aynı evi paylaşan polis memurları Feyyaz Yumuşak (solda) ve Okan Acar kafalarına ateş edilmiş hâlde bulundu. Saldırıyı, PKK'nın askeri kanadı HPG üstlendi


HPG haberi gelince kestiğim yazı
 

Kandil’in, Türkiye’de barış değil savaş yanlılarının elini güçlendirecek, IŞİD’in değirmenine su taşıyacak yanlışlardan kaçınmasını temenni ediyorum

Kürt yok dedik.
Kürtçe yok dedik.
Kürt var diyeni, Kürtçe konuşanı hapse bile attık.
Kürt kimliğini inkâr ettik.
Kısacası:
Kürt realitesi’ni tanımadık Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren.
Kürt sorunu böyle doğdu.
Kürtler kaç kez isyan etti devletin bu politikalarına.
Sonuncusu ve en büyüğü olan Kürt isyanını PKK örgütledi ve bugüne kadar yönetti.
Oluk gibi kan ve gözyaşı aktı.
Kürtlerin yaşadığı acılar PKK’yı büyütürken, Kürt siyasal hareketini de güçlendirdi.
Sonunda devlet, hem ‘Kürt realitesi’ni, hem de PKK’nın varlığını kabul etmek zorunda kaldı.
Ankara-İmralı-Kandil üçgeni böyle kuruldu.
HDP, bir demokrasi ayıbı olan yüzde 10 barajına rağmen 80 milletvekiliyle siyaset sahnesine böyle çıktı.
Çözüm süreci böyle başladı.
Bu memlekette eğer kalıcı bir barış ve gerçek bir demokrasi istiyorsak, bu ‘çözüm süreci’ni sürdürmek zorundayız.
Türkiye yalnız kendi Kürtleriyle değil, bütün bölge Kürtleriyle de barış yapmalıdır.
Türkiye, kendi ‘Kürt realitesi’ni nasıl tanıdıysa, Irak Kürt realitesini nasıl tanıdıysa, şimdi de Suriye’deki Kürt realitesini tanımak durumundadır.
Bu tavır her bakımdan Türkiye’nin çıkarınadır, Türklerle Kürtlerin çıkarınadır.
Kürtlerle barışan bir Türkiye, bir yandan kendi demokrasi ve iç barışını sağlama alırken, aynı zamanda IŞİD’le çok daha etkili bir mücadele kapısı açar. 

Kandil yanlıştan kaçınmalı

HPG haberi gelince yukarıdaki yazıyı kestim, ikincisine başladım.
Yazıyı uzatmak istemiyorum.
Ve Kandil’in Türkiye’de barış değil savaş yanlılarının elini güçlendirecek, bu çerçevede IŞİD’in de değirmenine su taşıyacak yanlışlardan kaçınmasını temenni ediyorum.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Nimet'e özgürlük!

İnsan Hakları Derneği’nin kurucularından Nimet Tanrıkulu, 29 Ekim 2024 tarihinde, hukuk dışı bir kararla tutuklanıp Ankara Sincan Kapalı Cezaevi'ne kondu

Ankara'nın nihai bir oyun planı, bir "end game"i var mı?..

Yoksa yine malum "devlet ezberleri"yle yola devam çıkmazı mı?..

Demirel'i darbeyle devirecektim!

Demirel 100 yaşında! Pazar günü Ülke Politikaları Vakfı'nın Cevahir Otel'de düzenlediği bir toplantıda "BABA"yı andık. Özlemişim Demirel'i, itiraf edeyim, arada bir gözlerim doldu

"
"